Sevilen Adamı Olamayan Adamı: Charles Bukowski

Bazı anların var olduğu gibi bazı satırlar vardır. Satırlar da anlar kadar derin olabilir. Bunu çoğu kez dile getiren isim ise Charles Bukowski’dir. Düşünmenin derin ismi 16 Ağustos 1920’de dünyaya gelir. Asıl adı Heinrich Karl Bukowski’dir. Savaş, hayatın insana yaşamaya yüz vermeyen halidir. İşte böyle bir halde Polonyalı olan asker babası Bukowski’nin annesi ile tanışır. Savaşa iyi diyen yoktur yaşanan bu aşk dışında. Çocukları iki yaşında iken Los Angeles’a taşınırlar. Arka sokaklarda yaşanan sefil hayat yazarı genç yaşındayken bulur. Şiddete mealli babası tarafından sürekli baskı görür. Tüm bu zorlu koşullar alkol ve kadın düşkünü bir Bukowski oldurur. Aradığı ne varsa bir şişe dibine taşır. Şiirlerinde ve hikayelerinde içkinin sızdırdığı anları anlatır.

“Tuhaf şey acı. Kuşu avlayan kedi, trafik kazası, yangın… Acı gelir, GÜM ve ortadadır, üzerine oturur. Gerçektir. Ve başkalarına bir ahmak gibi görünürsünüz. Birden bire aklınızı yitirmişsiniz gibi. Neler hissettiğinizi anlayan, nasıl yardım edebileceğini bilen birini bulmaktır tek ilaç.”

İç döküşleri uzun süre hiçbir mecrada yayınlanmaz. Bu durum ise pek onun umursayacağı şey değildir. Kırmaz kaleminin ucunu ısrarla devam eder. Ve bir gün “Aftermath of Lenghty Rejection Slip” dergisinde yer bulur. Hayatında düzenli giden ve istikrarlı olan tek şey sıraladığı satırlardır. Yaşamı 1957 yılında evlilikle bir yol ayrımında durur. Fakat bu evlilikte yalnız iki yıl sürer. Bu evlilikten Francis Smith’ten isminde bir kızı olur. Posta idaresinde çalışırken bir yayınevinden iş teklifi alır. Bundan sonra ise yazdıkları ile para kazanmayı sürdürür. Ve yine bir kadın gelir savrulan yaşamının yönünü düzene çevirir. Toplum Bukowski’nin dilinden hep nasibini alır. Dayatmalar, gereklilikler ve kural büyük hiç konusu olur. Sevilen adamı olamaz dünyanın.

Sevilen Adamı Olamayan Adamı: Charles Bukowski

‘Mavi kuş bir mavi kuş var yüreğimde çıkmaya can atan ama ben ondan
güçlüyüm, kal, diyorum ona, kimsenin seni görmesine izin veremem.

Bir mavi kuş var yüreğimde çıkmaya can atan ama viski döküyorum üstüne
sigara dumanına boğuyorum, fahişeler, barmenler ve b…akkal çırakları
hiçbir zaman bilmiyorlar onun orada olduğunu.

Bir mavi kuş var
yüreğimde çıkmaya can atan ama ben ondan güçlüyüm, yat lan aşağı,
diyorum ona, ocağıma incir dikmek mi niyetin?

Avrupa’daki kitap
satışlarını sabote etmek mi? bir mavi kuş var yüreğimde çıkmaya can
atan ama zekiyim, sadece geceleri izin veriyorum çıkmasına, herkes
yattıktan sonra.

Orada olduğunu biliyorum, derim ona, kederlenme artık.
Sonra yerine koyarım yine ama hafifçe öter tamamen ölmesine de izin
vermiyorum ve birlikte uyuyoruz gizli antlaşmamızla ve insanı ağlatacak
kadar güzel, ama ben ağlamam, ya siz?’

Bukowski bu dünyadan elinde bir şişeyle olanlara şaşırmadan geçti. Özgür bir anlatımı var dense sakin kalacak bu isme serseri yazardı denilebilir. Sevimli Bir Aşk Hikâyesi, Güneşe Uzan, Ölüler Böyle Sever, En Kısa Andır Mucize, Ekmek Arası, Pis Moruğun Notları, Gülün Gölgesinde, Postane, Kadınlar, Kimse Bilmez Ne Çektiğimi, Pulp, En İyi Adamlar Yalnız İken Güçlüdür vb. eserleri ile dünyaya bir sis bırakan isim lösemi yüzünden dünya dışında bir yolculuğa çıkar. Şişesini ardında bırakır.