Dunkirk: Dakika Dakika Savaş
Dunkirk

Dunkirk: Dakika Dakika Savaş

Filmseverler hatırlayacaktır; 90’ların sonu ve 2000’lerin başında savaş filmleri oldukça popülerdi. İlk anda akla gelen Saving Private Ryan (Er Ryan’ı Kurtarmak) , The Red Thin Line (Kırmızı İnce Çizgi), Windtalkers (Rüzgarla Konuşanlar), Pearl Harbor, Black Hawk Down (Kara Şahin Düştü) ve daha niceleri bu dönemde çekildi ve her biri gişede önemli başarılar yakaladı.

Günümüzde ise savaş filmlerinin eskisi kadar popüler olmadığını söyleyebiliriz; artık bilimkurgu türünde filmler diğer türlere kıyasla belirgin bir farkla önde gidiyor. Bu yüzden bugün bir yönetmen savaş filmi çekeceğim diyorsa, ses getirmek için kuşkusuz türünün diğer örneklerinden ayrılması gerekiyor. İşte Dunkirk, diğer savaş filmlerinden ayrılan bir film. Ve tabii ki bunu başaran yönetmen, Christopher Nolan.

Nolan’ı tanımayanlar için -eğer hala varsa- son dönemde imzasını taşıyan birkaç filmi referans göstermek yeterli olacaktır: Interstellar (Yıldızlararası), Prestige (Prestij), Inception (Başlangıç) ve Batman Üçlemesi. Kısacası şaşırtmayı seven ve filmleriyle akıllara kazınan bir yönetmenden bahsediyoruz.

Aslında Nolan’ın önceki çalışmalarına baktığımızda bir savaş filminde adını görmek soru işareti yaratabiliyor. Ancak önceki çalışmalarını düşününce birkaç saniye içerisinde bu soru işareti kendiliğinden kayboluyor; Nolan yapmışsa, bir bildiği vardır ve yine kendinden bir şeyler katmıştır diye düşünüyor insan.

Film, II. Dünya Savaşı’nın dönüm noktalarından Dunkirk Tahliyesi’ni konu alıyor. İsterseniz filmden önce, kısaca Dunkirk’te neler yaşandığına da değinelim.

Dunkirk -ya da Fransızca adıyla Dunkerque-, Fransa’nın kuzeyinde Belçika sınırına 10 kilometre uzaklıkta bir kıyı bölgesi. Dunkirk’ün karşı kıyısında Birleşik Krallık’ın Deal ve Dover şehirleri görülüyor ve aslında Dunkirk’ün tarihi önemi de bu konumundan geliyor.

II. Dünya Savaşı’nda Alman ordusuna karşı ittifak kuran İngiltere, Belçika ve Fransa, 1940 yılında Nazi Almanyası’na karşı birlikte savaştı. Bölgedeki ormanlık alan nedeniyle kuzeyden gelmesi beklenmeyen Alman ordusu, müttefik ordularını şaşırtarak geri çekilmeye zorladı ve en son Dunkirk kıyısında kadar sıkıştırdı.

Kıyıda açık hedef haline gelen müttefik orduları -ve özellikle İngiliz askerler için- tek bir umut kaldı: Dunkirk’ün tam karşısında yer alan Birleşik Krallık kıyılarına -İngiliz askerler için eve- ulaşmak. Ancak o kıyılara ulaşmak, onları görmek kadar kolay olmadı.

İşte savaşın bu cephesini anlatan film, Dunkirk Tahliyesi’ni hava, deniz ve karadan ayrı ayrı ele alıyor. Karadaki başrol oyuncumuzun hikayesini daha iyi anlamak için denizdeki ve havadaki savaşa da tanık oluyoruz.

Filmin diğer savaş filmlerinden ayrıldığı nokta ise, zaman. Nolan, zamanı oldukça iyi kullanarak mükemmel bir kurgu oluşturuyor ve bu zaman kurgusunu fark etmeyi tamamen seyircisine bırakıyor.

Dunkirk’e ilişkin atlanmaması gereken bir diğer nokta da, yaşanan çaresizlik. Savaşın acımasız yüzüyle uzun sahil şeridinde hapsolan askerler için karşı kıyıdaki özgürlük tahmin edildiğinden daha uzak. İşte filmde bu çaresizliği siz de sonuna kadar hissediyorsunuz.

Oyuncularımıza da ayrıca değinmek lazım. Nolan diğer filmlerinin aksine Dunkirk’te başrolü pek tanımadığımız bir isme veriyor: Fionn Whitehead. Dunkirk, 1997 doğumlu İngiliz aktörün ilk büyük prodüksiyonu da diyebiliriz.

Nolan’dan başrolü kapan bu genç oyuncunun yanında, İngiliz-İrlandalı müzik grubu One Direction üyelerinden Harry Styles’ı görüyoruz. Filmde bir diğer övgü de yakında England Is Mine filmiyle başrolde göreceğimiz havacı Jack Lowden’a gidiyor.

Tabii Nolan filmin kaderini bu genç oyunculara bırakmamış ve onlara eşlik edecek sağlam oyunculara da yer vermiş: Bridge of Spies (Casuslar Köprüsü)’ın Sovyet ajanı Rudolf Abel’e hayat veren Mark Rylance yaşlı bir denizci, Valkyrie ve Jack Ryan filmlerinden hatırlayacağımız Kenneth Branagh umudunu kaybetmeyen komutan, Inception ve Dark Knight Rises’dan sonra yeniden Nolan’la buluşan Tom Hardy ise gizemli havacımız olarak karşımıza çıkıyor.

Nolan’ı iyi tanıyanlar, vazgeçilmezi Michael Caine’in Dunkirk’ün oyuncu kadrosunda neden yer almadığını soracaklardır. Hemen belirtelim, Michael Caine filmde oyuncu olarak yer almasa da, ünlü aktörün sesi seyircisiyle buluşuyor.

Güçlü kurgusu ve iyi oyunculuklarıyla karşımıza çıkan Dunkirk, tam da yaz aylarında film sektörü yavaşladığında seyirciye beklenenin üzerinde bir seçenek sunuyor.

Son Not: Nolan’dan bu kadar çok bahsetmişken, yeni dedikodulara da yer vermekte fayda var: Henüz kesin bir bilgi verilmese de, ünlü yönetmenin çıkış yaptığı 2000 yılı yapımı Memento (Akıl Defteri)’yu yeniden çekeceğine dair duyumlar azımsanmayacak derecede. Bu duyumlara göre Nolan’ın yeni Memento’su, erkek kardeşi Jonathan Nolan’ın yazdığı kısa bir hikâyeye dayanacak. Hemen beklentileri yükseltelim; kardeş Nolan aynı zamanda son dönemlerin popüler dizisi Westworld’ün de yaratıcılarından.